14 Haziran 2011 Salı

Kapıdaki Tehlike: Büyük İstanbul Depremi

Yaklaşık bir ay önce Kütahya'da gerçekleşen depremin sarsıntısını hemen yan odadan hisseden arkadaşım, beni yeterince telaşlandırmıştı. Sallandığımızı söylüyordu, belki 1 hafta öncesine kadar bu haber bana pek de önemli gelmeyecekti ancak hemen o hafta Hidrolik dersi dolayısıyla zorunlu olarak dinlediğim seminerde ABD'de son 100 yılın en iyi 10 deprem araştırmacısından biri olarak seçilen Türk deprem mühendisinin söyledikleriyle birleşip beni endişeye sevketti.

Televizyonlarda sıkça depremin geleceğinden bahsediliyordu ancak bu konuda konuşan kişiler detaylar yerine veyahut neden geleceği ve neden bu kadar korkulması gereken birşey olduğunu izah etmek yerine alınması gereken önlemlerle birlikte, işte bilmem kaç yıl içinde olur, şu şiddette olur gibisinden salladıkları için pek fazla umursamıyordum. Nerden çıkarıyorlar bu söylemleri gibisinden düşünüp, kendimi, İstanbul'u pek de tehlikede görmüyordum.

Ancak düşündüklerim hiç de doğru değilmiş. 1999'da oluşan ve İstanbul'u da kısmen etkileyen deprem, fayın doğudan batıya doğru açılma sürecinin sonucuymuş. 99'dan önceki depremler biraz daha biraz daha doğuda olmuş yani bir sonraki muhtemel depremin İzmit'in batısında yani İstanbul'da olması bekleniyormuş. Fay fermuar gibi açılıp kapanıyormuş, açılmamış ancak açılmış uca en yakın yer ise 14 milyon civarı nüfusuyla İstanbul.

Bunun dışında bir istatistik daha var. Son 2000 yıl içerisinde İstanbul'da olan büyük depremler bir zaman grafiğine oturtulduğunda yaklaşık her 100-150 yılda bir büyük bir depremin olduğu görünüyor. Bunlardan biri de hatta 1509 yılında gerçekleşen Küçük Kıyamet. Sanırım ismi, ne denli birşey olduğunu belli ediyordur. Neyse burda asıl korkulacak olan son büyük İstanbul depreminin 1894'te yani 117 yıl önce gerçekleşmiş olması. Sadece buna bakınca bile kimse 50 yıl içerisinde deprem beklemenin pek de mantık dışı bir şey olduğunu savunamaz sanırım.

Geçmiş Erzincan depreminde, yıkılan ve ayakta kalan binalar üzerinde çalışma yapılmış ve HASSAN diye adlandırılan bir endeks çıkartılmış. Depremde hasar gören binalar hasar derecesine göre, hasarsız olanlar da katılarak kolon endekslerine göre bir grafik çıkartılmış. İzmit depreminden sonra da bu endeks kullanılarak binalara bakılmış ve doğruluğu saptanmış. Bundan önceki büyük depremlerin çoğu Adalar merkezli gerçekleşmiş ve bu sebeple İstanbul'un güneyi daha bir risk merkezi olarak kabul görülmekteymiş. Bu merkezlerden biri olan Zeytinburnu'nda 9bin bina bu endeksle kontrol edilmiş ve sadece ama sadece %5i oluşacak depremden hasarsız sıyrılabilecek derecede güvenli bulunmuş...

Bu yukarıdaki göstergeler, tabii ki de kesinlikle büyük bir İstanbul depremi oluşacağını göstermez. Ancak yukarıdaki verilerin üzerine yastığa kafa çok da rahat konulamaz sanırım. Bu muhtemel  Büyük İstanbul Depremi oluştuğunda 20bin binanın yıkılacağı, 100bine yakın insanın hayatını kaybedeceği, milyona yakın ise yaralı olacağı tahmin ediliyor. Gerçekten korkunç rakamlar. Felaket tellallığı yapıp, insanları paniğe sokmaya gerek yok ancak devekuşu gibi tehlikeyi görmezden gelip kafamızı toprağa sokacak da değiliz. Semineri yapan profesör mevcut binaların güçlendirilmesinin pek mümkün olmayacağı, şehrin kuzeye doğru taşınması gereğini, hatta Başbakan'ın kanal projesinin de biraz bunla alakalı olabileceğini söyledi. Bize ayrıca, bu şehirde yaşamanın pek de mantıklı olmadığını, mümkünse en çabuk yoldan terkedilmesi gerektiğini, olası bir büyük depremde çok büyük sıkıntılar yaşanabileceğini söyledi..

Benim blog sayfam olmasına rağmen bunlar sadece katıldığım bir seminerden çıkardığım notlardır ve kendi yorumumu katmadım. Zaten bu konuda birşey söyleyecek donanımda da değilim. Ondan dolayı umarım önemsenmesi gereken bir kişiden çıkan bu sözler gerekli yerlerden karşılığını alır ve çok geç olmadan İstanbul için birşeyler yapılır. Çünkü bu dünyada hiçbirşey bir hayattan daha değerli değildir.

1 yorum:

  1. sağol yaa içim karardııııı... :( gitmelimiyim buralardan...

    YanıtlaSil