13 Aralık 2010 Pazartesi

Hayde Gidelum Hayde!


















Hayde Gidelum Hayde!

Av Mevsimi filminde Cem Yılmaz'ın hayat verdiği şarkı Trabzonspor aşkıyla Olimpiyata akın eden taraftarın da ortak sloganı olmuştu.

Trafiğe yakalanmayalım diye maça 3 saat kala stadyum etrafında olmuştuk. İçeri girenler de vardı ancak çoğunluk dışarda kolbastı-horon oynuyor, zaman geçiriyor, slogan atıyor, yemeğini yiyordu. Olimpiyat Stadı'nın konumunu da göz önüne alırsak yayla şenliklerinden farksızdı dışardaki görünüm.

Maça 2 saat kala tribündeki yerimizi aldık: Ben, Mehmetcan, Bilal ve Tahsin Abi... Bilal'e değinmeden geçmek olmaz... Arkadaş Rizeli, Galatasaraylı, Trabzonspor formalı; bizi arkasında "Tek Yıldız Fenerbahçe" yazılı arabasıyla stada götürüyor (Allah'tan kimse farketmemiş o yazıyı) ve maç sonunda da sesi hepimizden daha kısık bir halde staddan çıkıyor :)

Maçın başlamasına az bir süre kala artık karşı tribün dolmuştu, kale arkasında yer yer boşluklar olsa da, bizim taraftaki taraftarı da az buçuk hesaplayarak 50,000 üzerinde bir seyirci olduğunu tahmin ediyorduk ki televizyon da 60,000'e yakın bir taraftar kitlesinin olduğunu belirtmiş. O derecede bir soğukta, ulaşımın o denli sıkıntılı olan bir stadyuma o sayıda Trabzonsporlunun gelmesi hiç şüphesiz çok büyük bir anlam taşıyordu.

Takım da bu coşkunun hakkını vererek henüz 1. dakika biterken yapılan bir şok presin neticesinde skoru 1-0'a taşıyordu. İBB gibi dirençli ve kontraatağa çok iyi çıkan bir takıma karşı henüz ilk dakikadan öne geçmek çok büyük bir avantajdı. Ancak golden sonra her ne kadar üstün oynamaya devam etsek de bir türlü ikinci golü bulamadık. Kalemizde gördüğümüz birkaç tehlike de ortasahada özellikle Jaja'nın kaybettiği toplarla başlayan hızlı İBB ataklarıyla gerçekleşmişti. İBB bize kafa tutabilmek adına sertlik düzeyini arttırmaya başladı, biz de ısıran bir takımız ancak 1 dakikada 3 faul bile yapmalarına rağmen hakem gerekeni yapmadı, kartına müracaat etmeyi düşünmedi. Sertliğe prim tanıdı ve bu İBB'li futbolcuları daha da sert oynamak için cesaretlendirdi. Şenol Güneş bile artık dayanamayıp 4. hakemin yanında bitti arkası gelmeyen sert faullerin ardından. Artık, ilk yarı böyle bitecek diye düşündüğümüz anda yediğimiz gol durumu 1-1'e getirdi ve ilk yarı beraberlikle sonuçlandı.

İlk yarının kötüleri Jaja ve Yattara'ydı. Yattara geçtiğimiz Buca maçındaki görüntüsünden uzaktı, bunda hiç şüphesiz karşısında bu maçta Orhan Ak olmayışının da etkisi vardı ve ikinci yarıya Şenol Hoca Yattara yerine Engin'le başladı. Jaja da ilk yarıdaki silik oyunundan sıyrılamayınca çok geçmeden Alanzinho ile değiştirildi. İkinci yarı seyircinin de desteğiyle saldırıyorduk ancak bir türlü golü bulacak pozisyonlara giremiyorduk. İlk dakikada öne geçerek katı İBB anlayışından kurtulmuştuk ilk yarıda ancak ikinci yarıda işler hiç de iyi gitmiyordu. Bunun yanında İBB'nin çok güçlü bir kontraatak silahı vardı ve bu kontratak şanslarının birinde sağdan gelen ortaya yapılan vuruşta Onur mükemmel refleks gösterme belki de o seyirci önünde çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktık.

Dakikalar 70'i geçmişken, hakem Bülent Yıldırım şaşırtıcı bir kararla penaltı noktasını gösterdi. Pozisyonu eve gelince de izledim, herkes farklı yorumlarda bulunuyor ancak ben objektif olmak adına hep tersten düşünürüm bu tür pozisyonlarda... Ya bu penaltı aleyhimize çalınsaydı?? Kesinlikle isyan ederdim, isyan ederdik! Bu ucuz penaltıyla bir şekilde öne geçtik ve hemen birkaç dakika sonrasında soldan Alanzinho'nun ortasına Umut'un müthiş kafa vuruşuyla farkı 2'ye çıkardık ve Olimpiyat Stadı'nda 60,000 taraftar önünde çok ama çok önemli bir 3 puana ulaştık.

Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Kayserispor'un, Fenerbahçe'nin yenildiği haftayı galibiyetle bitirerek kredimize kredi kattık ve ilk yarının bitmesine bir hafta kala şampiyonluğun bir hayal olmadığına, erişilebilir olduğuna inanmaya başladık.

Haftaya Karabük'le oynayacağız. Puan tablosuna bakınca lig 6.'sı takım ve hiç şüphesiz kolay bir maç olmayacak. İnşallah evimizdeki bu maçı da alıp ilk yarıyı 42 puanla bitirecek ve ikinci yarıyı çok büyük umutlarla beklemeye koyulacağız...

Kaldı 18!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder